24 Ocak 2009 Cumartesi

KÜÇÜK KIZIN GURURU; BÜYÜK KIZIN UTANCI

Bugün Belediye Durağı'ndan metrobüse bindim, Levent'e gidiyorum.Haftasonu ve havanın bahardan emanet gibi olmasına rağmen çok kalabalık değildi.Henüz gençlikle çocukluk geçiş dönemi arasında sıkışmış bir genç "Buyur abla, otur."dedi ve yer verdi bana.Yolum uzun olduğu için, bana yer vermesine sevindim.Hemen kitabımı açtım, okumaya başladım ki, iki genç kız tam önümde durdular.Aralarında dikkatimi çeken bir konuşma başladı:


-Akşam, televizyonda Filistinli kızı seyrettin mi?
-Ay,evet.Ama üzüldüğüm ve dayanamadığım için kanalı değiştirdim.
-Evet ben de çok üzülüyorum.Ancak kanalı değiştiremedim.Biz onun yaşadıklarını yaşamadığımız halde,dayanamıyoruz, tahammül edemiyoruz.O ne yapsın? Kıza sordular "Senin için ne yapalım, aileni de Türkiye'ye getirelim mi? Kız ded ki : "Hayır! Ülkemi neden terk edeyim? Sadece ülkeme uygulanan ambargoyu kaldırsınlar!" Savaş olmasına rağmen, ülkesini terketmiyor. Gurura bak be!

Televizyonu seyretmemek, gerçekten görüntülere dayanamadığımız için mi; yoksa vicdanımızın sesini kısmak için mi? O görüntüleri ekranımızdan silebiliriz, ama hayattan asla!

Savaşa rağmen ülkesini terk etmeyen bir kız çocuğuna karşılık, ülkedeki olumsuzluklarla savaşmaktansa tercihini "UYGAR" bir ülkede yaşamaktan yana kullananlar.Sonra da eşine dostuna yurtdışından mailler yollayıp, "Vatan sevgisi, bölünmez bütünlük, şehitlerin kanıyla sulanmış kutsanmış toprakları "Ya sev; Ya terk et" sloganlarını yollamak.Garip çelişki doğrusu.

Bazılarımız ise, yaşanan savaşın sorumluluğunun tamamını Filistin Halkı'na yüklüyor: "Zamanında topraklarını İsrailliler'e satmasalardı, onları ülke sahibi yapmasalardı, şimdi bunlar olmayacaktı.Sen toprağını sat, sonra da zavallı durumuna düş.Satmayacaklardı.Satarlarsa sonuçlarına da katlanırlar, işte böyle"

Peki ya biz? İngiliz'e, Fransız'a, Alman'a, İtalyan'a ,Arap'a verimli topraklarımızı, zeytinliklerimizi dönüm dönüm ,(siteler, villalar yapılsın, "Ceplerimiz döviz görsün, hayatımız kurtulsun,bir oh diyelim" diye) satmadık mı? Fabrikalarımızı, devlet işletmelerimizi üç kuruşa vermedik mi?

Türk bildiğimiz pek çok marka artık bizim değil. O ürünleri üretenler artık biz değiliz, ama bazıları hâlâ kuruluş adları ile varlıklarını sürdürüyorlar. Memleketimin insanı da ismi Türkçe görünce, kendi malı sanıp alıyor.Hani bir zamanlar kutladığımız "YERLİ MALI HAFTASI"nda bize öğrettikleri slogana ne oldu?

TÜRK MALI, YURDUN MALI ONU HERKES KULLANMALI" ???

Hiç yorum yok: